Cumartesi, Eylül 24, 2005

içeri(di)m




Aşağı yukarı hayatımın 5'te 1'inin 10 katının
karesinin 1000'de birinin 4 katı kadar bi zamandır
içer(d)im, bu süre zarfında cebimdeki paranın
3'te 2'si kaleme 8'de 5'i silgiyeymiş hiiiiç bakmaz
direkt verir(d)im içkiye. Öyle ki a ve b muslukları
içtiklerimi 10 saatte bi havuza doldursa ve
c musluğu da 25 saatte havuzdan boşaltsa bi sürü
sarhoş yüzücümüz olur ve a aracı x noktasından y noktasına
zor gider benim gibi içse(idi)...

Cumartesi, Eylül 17, 2005

ter


















Sıcak havalarda içmek de keyifli aslında,
hani soğuk bardak, şişe, kutu falan da
benimle birlikte terliyo ya,
insan var gibi oluyo karşımda.
Yaz aylarının bi bu yönünü seviyom galiba, evet...

Salı, Eylül 13, 2005

valla toz kaçtı...


hani artizler bööle rol icabı şıppadanak ağlar da,
"vay be ne rol kesiyo puştun evladı" deriz ya,
mutlu rolü yapmak daha zor a.k., valla!

Perşembe, Eylül 08, 2005

Ben de yaz insanı olacam a.k.!










"Tüm tatilcilerin ayağına deniz kestanesi batsın!" dileğimin (bkz. hayvanat tatil ister)gerçekleşmesini bekleyerek geçti yine koca bi yaz. Daha önce hiç bi dileğimin gerçekleşmemiş olması bile bu vakur bekleyişimi engelleyemedi, hergün gazetelerin yerel haber sayfalarını açıp "akdeniz plajlarında katil deniz kestaneleri dehşet saçıyor" manşetlerini aradı gözlerim, nafile... Arada plajlara kimliği belirsiz kişiler tarafından dökülen raptiyeler yüzünden yaralanan bi kaç tatilci ile ilgili haberlerle karşılaştığımdaysa nedense hiç şaşırmadım.

N'ooluyordu kuzum bana, ne idi benim bu tatille, tatilcilerle alıp veremediğim? Hemen telefona sarılıp psikoloğumu aradım, karşıma telesekreter çıktı, mesaj açıktı, o ibne de tatile gitmişti. Ben de açık, kısa ama işlevli bi mesaj bıraktım.

"Neyse..." diye düşündüm "Yaz bitti nasıl olsa, hepsi gidecek, dalgalı boş plajlar, yağmurla ıslanmış sessiz sokaklar sana kalacak, koca kış seni bekler..." Tam fonda Björk'ün eşlik ettiği kış hülyalarına dalmıştım ki bi kaç ay sonra askerde izmarit topluyor olacağım gerçeği bi balyoz gibi indi beynime. İçimden pek saygı değer TSK ile ilgili bi kaç kısa ama işlevli yorum yaptıktan sonra sakinleşebildim. Ve her yaz sonu yaptığım gibi kesin kararımı verdim: "Ben de yaz insanı olacam a.k.!"

Şimdi alışverişe çıkacam, bi çiçekli gömlek, bi tanga terlik, göbeği de erittimmi gelecek yaz kesin Bahamalar'dayım, valla...

Cumartesi, Eylül 03, 2005

harbiden delmiş...









yanımdan geçen düğün konvoyunun
bas bas bağıran kornalarının beynimi
delercesine ağrıtmasını garipsemiştim
ilk anda, meğer harbiden delmiş beynimi ibneler...

bireysel silahlanmaya hayır demem için çok mu geç ki?

(25 yaşındaydım, bekardım, toplumsal yaralara parmak basan bir kişiliğe sahiptim!?)

Perşembe, Eylül 01, 2005

görmüş müdür ki?












Ben küçükken, benden büyük allahtan küçük bi dedem vardı. Her akşam benden küçük bi büyük içerdi. O zamanlar bana çok ilginç gelen bişey yapardı dedem içerken. Ne zaman allah şarkı söylemeye başlasa (ezan deniyomuş ona, sonradan öğrendim) kadehini, şişesini, mezesini alır masanın altına koyardı. Ezan bitince de yine hepsini özenle masanın üstüne yerleştirir, kaldığı yerden devam ederdi. Durumu çözememiştim ama, ne zaman ezan okunsa ben de oyuncaklarımı falan dedemle senkronize bi şekilde kanepe koltuk altlarına saklar olmuştum. Alışkanlık yapmış heralde, ayıptır söölemesi, geçen hatun var evde, ezan başlayınca yatağın altına sakladım alelacele, görmüş müdür ki?