Salı, Mayıs 16, 2006
çok pis gol yedik...
Bi hafta sonu boyunca yürüttüğümüz zorlu taş taşıma faaliyetlerinin ardından biraz soluklanacağımızı düşündüğümüz bu Pazar akşamı çok sevgili nöbetçi astsubayımızın yoğun ısrarını kıramadık ve bize büyük bi lütuf olarak sunulan sedyeler (taşları da bunlarla taşımıştık, büyük kolaylık, her eve lazım bi sedye) vasıtasıyla bi kaç kamyon yükünden oluşan "küçük bi kum taşıma faaliyeti"ne başladık saat 6 civarında. Yaklaşık 1 saatlik bi çalışmanın ardından Süper lig şampiyonunu belirleyecek, spor sayfası tabiriyle "ligin düğümünün çözüleceği" "kader" maçları başlamış ve bina önündeki kum kütlesinin büyüklüğü göz önünde bulundurularak bu maçların izlenemeyeceği futbol bağımlısı arkadaşlar tarafından zor da olsa idrak edilmişti ki Galatasaray'ın gol haberi geldi. Şu futbolun kudretine bakın ki az önce zorla adım atan Galatasaray taraftarları adeta birer aslan kesilmişti. Tepeleme kumla dolu sedyelerin biri gidiyor biri geliyor, kulaklar maçta, her atakta kalp atışlarıyla birlikte adımlar da hızlanıyordu. Fener taraftarları ise sedyelerinde kum değil ellerinin arasından kayıp gitmekte olan şampiyonluğu taşırcasına kederliydiler. Fenerbahçe'nin yediği golün ardından artık sarı kırmızı renklere gönül vermiş kitleyi durdurmak imkansızdı. Sevinç çığlıkları, Fenerlilere sokulan laflar onlara işin bütün stresini unutturmuş, sedyeleri uçarcasına gidiyordu inşaat alanına. En iyi Dat-di-ri-dat-di-ri şeklinde korna sesi çıkararak kum dolu sedyeleriyle zafer turu atarcasına yanımdan geçen Galatasaraylılar anlatır beklide ortamın atmosferini. Ancak maçın sonlarına doğru gelen Fenerbahçe'nin beraberlik golü hafif bi soğuk duş etkisi yarattı Galatasaray taraftarlarında. Kafalarda bi "acaba" sorusu belirdi aniden. Umutlanan Sarı lacivertli Mehmetçikler "Atatürk de Fenerbahçeliydi huleeen ipneler!" naralarıyla sarıldılar sedyelere, her biri birer Alex birer Tuncay'dı artık. İnce bilek hareketleri, şık çalımlarla rakiplerini geride bırakıyor, onlarca kiloluk kum dolu sedyelerle birbirinden estetik hareketler sergiliyorlardı şampiyonluk hülyalarıyla. Verilen küçük molalarda gözleri saatte kulakları maç skorunda sigara içenlerin görüntüsü doğumhane önünde bekleyen baba adaylarını andırıyordu. Ve sonunda sevgili nöbetçi astsubayımız bu strese bi de onca ağırlığı taşımanın yorgunluğunun eklenmesine genç kalplerin dayanmayacağını düşünmüş olsa gerek ki paydos verdi maçların sona ermesinin ve Galatasaray'ın şampiyonluğunu ilan etmesinin hemen evvelinde. Saatlerce amelelik yapmış olsalar da, şampiyon bi takımın taraftarı olmanın gururu ve sevinciyle bütün yorgunluklarını unutan CimBom'luların ve boynu bükük Kanaryaların maç yorumlarının uğultusu arasında bi gün daha bitmişti. Ancak kum bitmedi, bitmiyo... Üç gündür devam eden "küçük bi kum taşıma faaliyeti"miz yaklaşık bi hafta (bizim askerlik bitene kadar) daha devam edecek gibi görünüyor. Ara sıra "Şampiyon Cim Bom!" ya da "Sarııııı - kırmızıııııııııı!" şeklinde çıkışlarla insanları gaza getirme çabalarımızda kar etmiyor artık. Ben demiştim, şampiyonluk karın doyurmuyo a.k.!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Selam... Bu blogu yeni kesfettim.....
Keske futbola herkez bu yonuyle bakabilse......
Bunun sadece bir spor oldugunu unutmasa insanlar....
Bu arada cizimlerin sahane.....
saolunuz efenim, götümü kaldırıyosunuz... Senin kıllı adamın da spora bakışı müthiş bu arada :)
Valla ben de gelip yardım edebilirim kumcukları taşıma işinde sizlere bu gazla Memetçik Zazoo kardeş, nasılsa Fener'in mumu söndü söner!
ah ulen galatasarayın şampiyonluk serisi yıllarında tanısaydım seni, iyi çalışırıdık be!
He walla gurban! Yaw artık benim saat hep 20.45'i gösteriyo! Bişi diiil, kanarya ötüşlü arkadaşlarıma ayıp oluyo...
20.45 demee 20.45 demeeeeeeeeeee, o saate ben kum taşıyodum, ah ulan!
bitti mi?
ı ıh bitmemiştir daha
heh, yarın sabah 9'da özgür bi insanım, evet!
sevindim:D
Yorum Gönder