Pazartesi, Haziran 20, 2005
uzun zamandır
geçen hafta, uzun zamandır evde içmediğimi farkedip eve küçük bir içki yığınağı yapmamın hemen akabinde uzun zamandır nick cave dinlemediğim aklıma gelmiş, kısa bir kararsızlık sonucu rastgele seçtiğim cdlerden birinden rastgele seçtiğim bir parça "the one i've been waiting for" henüz başlamıştı ki, uzun zamandır "o"nu aramadığımı hatırladım. ancak aynı anda uzun zamandır kontur yüklemediğim telefonumun sanki öc alırcasına sırıttığını farkettim, ve o pis sırıtış telefonumun yüzünde donmuş haldeyken, geçenlerde rastladığım bir gugıl reklamının başlığını (sahte ytl korkusuna son!?) okuduktan sonra uzun zamandır sahte tl ya da ytl korkusu yaşamadığım, bunun yerine hayatımı ytl-rakı, ytl-bira paritesine endekslediğim gerçeğini kabullendiğimi hatırlayarak telefonumun bana karşı takındığı tavra hak verdim. evladına yeterli özen gösteremeyen bir babanın ezikliğiyle usulca kapat tuşuna basıp onu uykusuna uğurlarken, önümdeki bira şişesi "abi ben aradan çekileyim istersen, o zaman belki 'o' seni arar" der gibi bakıyordu, "yok canım trip yapıyo 'o', geçer, sen keyfine bak" dercesine bi uzuuun bi yudum aldım. saatin tik takları sanki "nah-a-rar-nah-a-rar-nah-a-rar" diyodu, hiç yüz göz olmadım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
sen ara dostum...
bu ustteki bira fotosunu kim cekti, cok basarili birisi bence. bi ismini yazsan da gorebilseydik keske.
bu foto, aziz dostum, akademisyen kişilik, alkol sever, duygu adamı, sayın özgür soğancı'ya aittir. Şişenin arkasındaki de benim galiba, en arkada duvara yapışık olanlar da jim morrison ve tayfası...
Yorum Gönder